Bazen öğrenme arzusu aşktan önce gelir.
6 Mart 2014 Perşembe
26 Şubat 2014 Çarşamba
Benim TÜBİTAK Görüşüm
TÜBİTAK - Bilişim
ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler
Araştırma Merkezi - Ulusal Elektronik Araştırma Merkezi (BILGEM- UEKAE) ülkemizin en hassas
kurumlarından biridir. Misyonu, ulusal haberleşme
ve bilgi güvenliği hedeflerimize ulaşmamız için uygun çözümler sunmaktır. Bünyesinde
Yarı İletken Teknolojileri Araştırma Laboratuvarı (YİTAL) , Kripto Analiz,
Yazılım geliştirme, Akustik Test Laboratuvarı, EMC/TEMPEST Test Merkezi, Kamu
Sertifikasyon Merkezi (KSM), Optoelektronik Laboratuvarı, NATO Onaylı Ürünler
vb. alanında ülkesinde tek ve başarılı birimleri vardır. Bunların her biri ayrı
değer ve çalışma alanıdır. Bu kurumda çalışan çok özel yetenekli insanlar
vardır. Pek çoğu hem akademik, hem de saha icrası anlamında yetişmiş
personellerdir. Kapıdan içeri iş için kolay kolay giremez, tesadüfen girseniz
dahi zaten başarılı olamaz, etrafınızın
ve kendinizin canını sıkmaktan ileri gidemez ayrılmak zorunda kalırsınız.
İşte böylesine önemli bir kurumda
çalışan personelin işine 2010 yılından sonra hiç bir mazeret gösterilmeksizin
son verilmiştir. Personelinde iş huzuru kalmamış, devasa kurum üretim yapamaz
hale getirilmiştir. Ancak eski
başlatılmış projeleler güç bela devam ettirilmekte, kendi personelinin
deyimiyle çivi üstüne çivi çakılamamıştır.
İngiltere ile teknolojik işbirliği
yapma bahanesiyle bazı üst düzey yöneticiler kandırılarak (ÖYLE UMUYORUM, YOKSA
SATILMIŞ kelimesini kullanmam gerekirdi.) uydurma bir değişim başlatılmış ama
başarılı olamamıştır Yahu, biz tarihin hangi sayfasında İngiltere ile masaya
oturduğumuzda karnımız tok kalktık.
2010 da başlayan sistematik işlemde
önce çalışan güvenlik personeli üzerinde
fişleme vb. uyduruk kandırmacalarla
içeri alınarak korku havası verildi, arkasından personele mobbing
uygulaması yapılarak sürgün görevler uygulandı. Emekli olan ayrıldı,
ayrılmayanlara baskı yaparak zorla işten attılar. Mahkeme yoluyla geri dönüş
davalarının tamamı haklı bulundu. Halen
yargı süreci devam etmektedir.
TÜBİTAK gibi gözde bir kamu
kurumlarında, kamu yararıyla çelişecek
keyfi davranışlar hukuksal olarak güvence altına alınmalıdır. 1963 yılında bu
kurumu ayağa kaldırarak anayasasını hazırlayan eli öpülesi akıllı insanlar çok
sağlam temeller atmışlardır. Türkiye olarak
halen dünyanın 2. ligin başlarına yer almaktayız. 1. liginde yer almak
istiyorsak TÜBİTAK gibi kurumların ve çalışanlarının önünü açmak ve know-how
denilen üretim bilgisini elimizde bulundurmaya gayret etmeliyiz. Ancak, bu
üretim bilgisi bizi 1. lig sıralarına taşıyabilir. Yoksa ülke olarak önümüzdeki
yıllarda vida sıkmaya ve kaporta tamir etmeye bir başka deyişle gelişmiş
ülkelerin montaj sanayisi olmaya devam ederiz.
Satırlarımın sonunda Sn. Önder
YETİŞ, Sn. Alparslan BABAOĞLU, Sn. Hasan Uğur BERTÜRK ve ismini sayamadığım ekip arkadaşlarıma
bizlere, üretimimize destek olduklarından dolayı teşekkürü bir borç bilirim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)