Uygun yetişme koşulları bulduğunda erik
çekirdeğinden erik ağacı, küçük tayın at olması beklenir. Aynı şekilde insan,
potansiyeli ve gizil güçleriyle harika bir varlıktır. Eğitimle bireyler, üstün
bilgi ve becerilerle donatarak geleceği şekillendiren, mucizeler ortaya
çıkartan muhteşem bir varlık haline dönüşebilir. Bunun için profesyonel
anaokulu ve küçük yaşta eğitimin önemi giderek artan bir önem kazanmaktadır.
Lise ve üniversitede birey, artık öğrenilen yetenek ve bilgiyle, gerçek üretime
ve hayata katıldığı yaşlar olmalıdır.
Pandemiden önce
aileler olarak kendi aramızda küçük gruplar kurmuş, çocuklarımıza, okulda
yeteri kadar ilgi gösterilmediğini düşündüğümüz İngilizce, müzik, çeşitli spor
disiplinlerinde desteklemeye çalışıyorduk. İngilizceyi eğitiminde, başlangıçta
ünlü ressamların resimleri veya ödüllü fotoğraflar üzerinden 20 saniye kadar
göstererek kapatıyor, çocuklara dikkatini çekenleri Türkçe ifade etmelerini
istiyordum. Bu sayede çocukları tanıma ve ifade yeteneklerini görme fırsatı
buluyordum. Bir sonraki adımda ünlü müzik gruplarının videolarını İngilizce seslendirmeli,
Türkçe alt yazılı izlemelerini sağlıyordum. Müzikle dans etmek serbestti. Büyük oğlumun
müzik yolculuğu, bu seanslar ve sonrasında dünyaca ünlü Türk ve dünya ritm
ustası Okay TEMİZ ’le hazırlık yaparak İstanbul’da sahne almasıyla devam etti.
Sevdiği bir müzik öğretmeniyle müzik yolculuğuna devam ediyor, yılda bir sahne
programı hazırlıyorlardı. Bir baba olarak erken yaşta çocuğunu sahnede
izlemenin mutluluğu bir başkaydı. Küçük oğlum, gittiği devlet okulundan pek
hoşlanmıyor, ancak özel grupla katıldığı felsefe seanslarından çok keyif
alıyordu. Tenis oynamaya gidiyordu. Dil edinimi ve diğer kültürleri tanıması
maksadıyla yabancı uyruklu bir öğretmenle haftada bir araya geliyor, hep
birlikte İngilizce güncel sohbet ediyorduk. Yılda bir valide ve henüz okul
öncesi dönemlerinde olan yeğenlerim Asya, Zeynep, Onur’la İznik gölü kenarında,
zeytin bahçemizde çadır kampı yapıyor, Keramet sıcak su havuzunda yüzmeyi
gösteriyordum. Akşamları ateş başında sohbetleri ve yıldızları izlediğimiz
dijital uygulamaları ömür boyu hatırlayacaklarını umuyorum. Maddi imkânlar
ölçüsünde, yılda iki kez yakın tarihi kültür ve inanç merkezlerine ziyaretler
düzenliyor, bir kez yurtdışı seyahatine çıkıyorduk. İnsan, kelimelere dökerken geçmişi
ne kadar özlediğini ve artık ne kadar uzak geldiğini fark ediyor.
Pandemiyle birlikte normal sürüp giden
hayatımız bir anda bıçakla kesilmiş oldu. Dijital medya kanallarından yoğun
bilgi bombardımanı altında sokağa çıkma yasakları, bazı ülkelerde küçücük ve
hatta balkonsuz evlerde kapanmalar, etrafımızda insan kayıpları ve bunların
sonucunda kaygı düzeyinde artışlar oldu. Daha önce farkında olmadan okula
gittiğimizde sosyalleşerek, duygusal tarafımızın tatmin edildiği arkadaş
ortamlarından mahrum kaldık. Kıyafetimize, görüntümüze dikkatimiz azaldı. Örneğin
okula giden küçük oğlum saçlarını taramayı bıraktı. Türkiye eğitim sistemi
olarak Eğitim Bilişim Ağı (EBA) büyük avantajımız oldu. Ancak erken yaştaki
okul çağında olan öğrenciler (6-12 yaş aralığı), kendi kendine öğrenme
becerilerinden yoksun olduklarından çok zorlandılar. Aynı şekilde öğretmenler
EBA yerine farklı yurt dışı programlar üzerinden örgütlenerek uzaktan eğitim
yapmaya gayret gösterdiler. Ancak ne öğretmenlerimiz, ne de öğrencilerimiz, ne
de velilerimiz bu duruma hazırlıklı değildi. Öğretmenlerimizin iş yükü arttı ve
gerekli eğitimleri alamadıkları için teknolojik cihazları kullanmakta
zorlandılar. Türkiye’de EBA altyapısının çöktüğüne şahit olduk. Pek çok
coğrafyada geniş bant İnternet erişim imkânı olmadığından sisteme
bağlanamayanlar oldu. Öğretmenlerimiz ve Milli Eğitim yönetimi iyi niyetli
olarak çok hızlı bir şekilde içerik üretmeye odaklandılar. Yurt dışı Whatsup ve
Zoom gibi programlar üzerinden örgütlenip yayınlar yapılmaya gayret edildi. Ancak
zaman yönetimi, teknoloji yönetimi, içerik, öğrencilere bilgi aktarımında pek
çok zafiyetlere şahit olduk. Programların yurtdışı menşeli olması bu konuda ne
kadar eksik olduğumuzu bize gösterdi. Öğrencilerimizin ise derse dikkatini
verme ve öğrenme konusunda hazır bulunuşlukları yetersizdi. Ebeveynlerin
eğitsel rolleri arttı. Bu durum, duygusal tatmin ve şefkat bekleyen çocuklar
için zaman zaman küçük olan ev ortamında çatışmaların önünü açtı. Anne ve baba
zaman zaman iyi ve kötü rollerle dengeyi sağlamaya çalışsalar da herkes için psikolojileri
zorlayan bir döneme girilmiş oldu.