SAFLAŞARAK IŞIĞIN
GÜCÜNÜ KULLANMA VE YEŞİL GELECEK
Bilim adamları, sanayi
toplumunun çevreye verdiği zarar eşiğinin 1980’li yılların sonlarında aşıldığını
öne sürmektedirler. Bu zararlar, Marmara’da
müsilaj, Ege’de orman yangını, Karadeniz’de sel, Avusturalya’da sel ve sıcaklık,
Güney Amerika’da yangın ve Pasifiklerde sıcaklıkla ölüm ve maddi kayıplar olarak
kendini göstermektedir. Sanayi toplumunu kapitalizmle elde ettiği edinimler ve
zenginlik uzun zamandır süpürülmeye ve tehdit edilmeye başladı.
Anadolu toprakları günümüze yön veren pek çok bilginin doğduğu
topraklardır. Bunlar arasında Avrupa Birliği’nin MU (Atlantis) kıtası, Luvi
(ışık) toplumu ve Lidya’lıların para, din kitaplarında geçen Nuh (Noah) tufanı ,
vs. pek çok örnek verilebilir. Bu
bilgiler pek çok toplumda farklı anlamlar bularak filmlere ve popüler kültüre konu
olmaktadır.
Günümüzde insanlık sanayi toplumu ve kapitalizmle geldiği
yolculuğun sonuna yaklaşmaktadır. Bu durum ilk ABD’de 2008 yılı Wall Street
kriziyle kendini göstermiş, 2018 ve 2020 yılı kovid-19 krizleriyle devam
etmiştir. Günümüzde Rusya – Ukrayna savaşı gün yüzünde devam ederken, arka
planda devletler, şirketler ve toplumlar ekonomik, silahlanma vs gibi pozisyon
almaktadır. Bu geçiş süreç uzadıkça
insanlık acı çekmeye devam etmektedir. Elbette değişimler kolay olmamıştır ve
olmayacaktır da. İnsanlık, geçmiş
birikimini ve Schumpeter’in “yaratıcı yıkım” kuramını bilerek tüm toplumlar ve doğa için en
hasarsız geçişin planlarını yapmalıdır.
Bu değişim sürecinde,
bu güne kadar elde edilen birikim kullanılarak dijital ve yeşil bakış
açısıyla yeni bir yönetim, üretim ve yaşam biçimi inşa edebilir mi? Dijital bakış açısı, insanlığın emekleyerek
yıllar boyu elde edilen bilgi birikimini dijitale aktararak saflaştırması ve
ışık hızında sorunlara çözüm üretmesini anlatılmaktadır. Yeşil bakış açısıyla
doğa ve insan dostu denge içinde mutlu bir yaşam biçimini ele alınmaktadır. Bu
geçişe “kuvva-i luvi” (ışık gücü) gibi
bir üst isim arayışına devam etmekteyim.