30 Nisan 2015 Perşembe

SAĞLIK BİLGİ SİSTEMİ ÜZERİNE

SAĞLIK BİLGİ SİSTEMİ ÜZERİNE

Yalova Termal de "Sağlık Bilgi Güvenliği" adlı bir konferans yapıldığını duydum. Katkısı olabilir düşüncesiyle bir geçmişi ve fikirlerimi sizlerle paylaşmak isterim.




2000 li yılların ilk çeyreğinde peşinden koştuğumuz bir hayali paylaşmak istiyorum. Bursa Askeri Hastanesi’ nde görevli olduğum yıllardı. Kulakları çınlasın, başhekimimiz çok heyecanlı Balkan göçmeni bir doktor albayımızdı. Her konuda yanımızda olduğunu ve babacan desteklerini halen şükranla anıyorum. Sağlık karnesinin olduğu yıllardı. TC Kimlik numarası yeni yeni dağıtılmaya başlanmıştı. Bizler Hastane Uygulama Yazılımı (HUY) üzerine çalışıyorduk. Girişe koyduğumuz bilgisayar, barkod yazıcısı, tarayıcı ile hastaneye gelenlerden yeterli bilgiyi alıyor, sıramatik ile ilgili doktora yönlendiriyorduk. Sıra belli bir sayının üstüne çıktığında rütbeliler ve hatta hastane gasilhane görevlisini dahil kayıt almaya başlıyorduk. Kaydı olan kişi tekrar geldiğinde barkodla kimlik tespiti yapılıyor, ilgili doktora bekletmeden yönlendiriliyordu. Bilgisayar programı sıra önceliğine göre numara veriyor, hasta olan kişi hastanenin belirli bölgelerine yerleştirdiğimiz ekranlar üzerinden sırasını takip edebiliyordu. Böylece, sağlıkta zaman yönetimine başlamış, randevu sistemini daha doğrulukla işletmeye almıştık.  Bu günlerde bu işlemin başarıyla yaygınlaştığını sevinerek izliyorum.

Süreç yönetimini devreye alarak, zamanı ve iş performansını ölçmeye başlamıştık. Örneğin normal bir poliklinikte bir doktorun yedi dakikada hastaya teşhis koyabildiğini gözlemiştik.  Bir günde kaç hastaya bakılabileceği,  hastanenin, kliniklerin ve çalışanların performansı gibi konular ortaya çıkmaya başlamıştı. Günümüzde iş zekası (Business Intelligence) ile bu işlem çok daha hızlı olarak takip edilebilir.

Konu daha da ileri götürülerek muayene ve hastaneye gelen her sağlık muayenesi, belediye gibi yerel yönetimler vasıtasıyla Adres  Kayıt Sistemi (AKS) üzerinde toplanan veriye entegre edilebilir. AKS, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu kapsamında  yürütülmekte olan Türk vatandaşları ile Türkiye’de en az altı ay ikamet tezkeresine sahip yabancıların adres bilgileri elektronik ortamda güncel olarak tutulmasıdır. Bu bilgiler, anılan Kanunun 45 nci maddesinde belirtilen esas ve usuller çerçevesinde Kimlik Paylaşımı Sistemi (KPS) vasıtasıyla kamu kurum ve kuruluşları ile paylaşılmaktadır. Adres bilgilerinin coğrafi koordinatlarla birleştirilmesi ve oluşturulan altyapının diğer sistemlere entegre edilebilmesi amacıyla Mekânsal Adres Kayıt Sistemi Projesi (MAKS) başlatılmıştır. Hastalık belirli bölgelerde belirlenen sayının üstüne çıktığında bilgisayar programı bu verilere dayanarak ikaz raporu verebilir. (Bizim kurgumuzda  nüfus oranına göre yüzde on oranı sarı, yüzde yirmi oranında görülen hastalık ise kırmızı olarak ekrana düşüyordu.) Böylece hastalığın yoğunlaştığı bölgeler tespit edilmiş olacaktır. Bu bölgelerde görevlilerce tarama yapılarak hastalığın kaynağında önleyici tedbirler alınabilir. Böylece kaynağında sağlık sorunları giderilmiş ve halkın yaşam kalitesi arttırılmış olacaktır. Yalova konuyla ilgili gerekli altyapıya sahip olup “Yaşamda Kalite” başlığıyla pilot bölge olarak seçilebilir.

Bir diğer konu, TSK tarafından Türkiye’ de örümcek ağı gibi fiber kablo altyapısı diğer bir adıyla TAFICS döşenmiştir. Yalova’ dan dahi geçen fiber kablonun bilgi güvenliği ve işletimi TSK birimleri tarafından yapılmaktadır. Hastanelerde biriken bu bilgiler sunucular üzerinden devletin stratejisine uygun merkez Ankara, yedek Eskişehir veya Konya gibi altyapısı tamamıyla milli olan bir bilgi bulutuna taşınabilir. Söz konusu illerde bilgi bulutunu idame açısından gerekli enerji, ısı, çapraz düğüm merkezleri ve yeraltı yerleşkesi gibi altyapı kısmen mevcuttur. Hasta olan kişi, şuuru yerinde olmadan bir hastaneye gitse dahi bir çırpıda kan gurubu, alerjisi olan durumlar, kullanmakta olduğu ilaçlar vb. hastalık öyküsüne yetkili olan kişilerce ulaşılabilir. Bu konuda Sağlık Bakanlığı tarafından e-nabiz.gov.tr üzerinde kişinin kendi bilgisi dahilinde veri tabanın açıldığını gördüm.

İşte bu noktada bilmesi gereken prensibi ve bilgi güvenliği devrede olmalıdır. Yetkisiz erişimler, bilgi bütünlüğün bozulması, kötü niyetli saldırılar önem kazanmaya başlar. Konunun ciddiyetinin ağırlığı devletin belirli makamlarınca sırtlanmalıdır. Başka yazılarımızda dile getirdiğimiz TSK nın barış durumunda ülke güvenliğini sağlaması yasal zeminde bilgi güvenliğini de kapsamalıdır. TÜBİTAK, HAVELSAN, ASELSAN, Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) gibi önemli kuruluşlardan destek alınmalıdır.

İlerleyen dönemde ilaçlar bu sisteme entegre edilerek eczane otomasyonu sağlanmalıdır. İyi takip edilen süreçte süresi geçen ilaçlar değerlendirilebilir, gelecekte ne kadar ilaca ihtiyaç olabileceğine kadar bilgiler üretilebilir. Hatta hastalardan geri bildirimlerle ilaç sektöründe ARGE ve sürekli iyileştirmeler sağlanabilir.

Geçmişte ticaret kervanlarının, günümüzde hızlı ulaşım araçlarının yaydığı uygarlık, gelecekte hızlı ve güvenli internet yolları üzerinde kurulacağı muhakkaktır. Tarihte söz konusu yolların inşasını ve güvenliğini kurup yönetmesini bilen uygarlığımız, gelecekte bilgi yolunun da üstesinden gelecektir. Herkese sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.




16 Nisan 2015 Perşembe

2015 Yılında TÜBİTAK


Sn Yücel ÇİPLİ’ nin “Casus Değil Vatansever”  ve Sn. Hasan PALAZ’ ın “Ömrümü Yedin Bay Böcek” isimli TÜBİTAK ve yaşadığımız son olaylar hakkındaki kitaplarını bir solukta okudum. İçinde canlı olarak şahit olduğum olaylar ve hayatımın son on yılı bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Bu kişiler yaşanılanları kimselere anlatamadıklarından çığlıklarla sağır ve dilsiz bu topluma, adalete ve geleceğe anlatma ihtiyacı duymuşlardı. Kitapların her ikisini de saygıyla okudum. Bu çığlığın toplumun daha büyük kesiminden duyulması konusunda ülkem ve çocuklarımın geleceği için hepimiz ŞİMDİ bir şeyler yapmalıyız. Saat gece yarısını aşmış, ancak bu yazı yarını bekleyemez. Yarın çok geç…