16 Nisan 2015 Perşembe

2015 Yılında TÜBİTAK


Sn Yücel ÇİPLİ’ nin “Casus Değil Vatansever”  ve Sn. Hasan PALAZ’ ın “Ömrümü Yedin Bay Böcek” isimli TÜBİTAK ve yaşadığımız son olaylar hakkındaki kitaplarını bir solukta okudum. İçinde canlı olarak şahit olduğum olaylar ve hayatımın son on yılı bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Bu kişiler yaşanılanları kimselere anlatamadıklarından çığlıklarla sağır ve dilsiz bu topluma, adalete ve geleceğe anlatma ihtiyacı duymuşlardı. Kitapların her ikisini de saygıyla okudum. Bu çığlığın toplumun daha büyük kesiminden duyulması konusunda ülkem ve çocuklarımın geleceği için hepimiz ŞİMDİ bir şeyler yapmalıyız. Saat gece yarısını aşmış, ancak bu yazı yarını bekleyemez. Yarın çok geç…


Farklı kelimelerle ifade edilse de her iki kitapta gelinen sonuç aynı: Yücel ÇİPLİ, “Hedef ulusal ARGE”, Hasan PALAZ , “TÜBİTAK sanki kasıtlı olarak bitirilmek isteniyor” ifadelerine yer vermiş. Evet, birileri ısrarla bizi birbirimize düşürerek, birbirimize kırdırarak ülkemizi aşağı çekmek istiyor. Bu işi içerden gözünü güç, hırs, para, belki iktidar mücadeleleri veya korku bürümüş birileri de ateşliyor. Dışardan kimler seviniyor, kimlerin ekmeğine yağ sürülüyor? Olaylara bu penceren bakmak gerekli.

Arkadaşlarıma sürekli örnek verdiğim cehennem zebanileri hikâyesini Yücel ÇİPLİ’ de kitabında anlatmış. Cehennemde zebaniler kaynar kazanların başında devriye gezerlermiş. Sıcaktan dışarı kaçmak isteyenleri tekrar kaynar suya geri atarlarmış. Tüm kazanlardan fırlayanlar olur, isyan ederlermiş. Ancak bir tanesinde herkes sessizce oturarak cezasını çekiyormuş. Merak edene cevap devriye atan zebaniden gelmiş. Gülerek,  “Bunlar Türkler” demiş. “Bizim en iyi müşterilerimizdir. Dışarı çıkarak yükselmek isteyeni içlerinden biri paçasından tutarak aşağı çeker, bizede iş düşmez. “ Bunu görmek için benim gibi 50 kadar ülkeye gitmenize gerek yok. Yurtdışında bir hafta kalarak güzel ülkemizin haber kanallarını izleyiniz. Yeterli olacaktır.

Önce bu insanlarla benim ilişkim nedir? sorusunu cevaplayalım. Her iki insanla da bir-iki cümle dışında samimiyetim bulunmamaktadır. Hatta karşılaşsak birbirimizi tanıyamayabiliriz. Ancak aynı doğrultuda, yani ATATÜRK’ ün TAM BAĞIMSIZLIK yolunda görev alan Türk evladıyız, neferleriyiz. Ancak Hasan PALAZ, Atatürk’ ün değerini içeri alındıktan sonra fark etmişe benziyor. Yazık…

Elbette maneviyatı olan duygusal bir toplumuz. Ancak ahlakımız, sorumluluk duygularımız, aklın ve bilimin önderliği her şeyin üzerindedir. Yeri geldiğinde canımızdan bile… İşte bu son cümleleri dünyada birkaç ulus ferdi söyleyebilir. Umarım bu ruhu gelecek nesillerde kaybetmeyiz.

Sözde davalarla yüzyılın en büyük elektronik iftira yalanları tüm dünyada olduğundan daha çok Türkiye’ de işe yaradı. Devleti elinde bulunduran hükümet ve siyasi kanadın menfaatleri doğrultusunda en ağır bir şekilde kullanıldı. TSK ve TÜBİTAK gibi gözde kurumlar en ağır bir şekilde cezalandırıldı. ADALET ve diğer kolluk kuvvetleri bu işin maşası olarak kullanıldı. Şu anda bilmediğimiz pek çok kurum bu davalardan nasibini olumsuz olarak aldı. Maalesef iyi kötü yürüyen liyakat kavramının içi boşaltılarak yerine “BİAT” kavramı getirildi.


TSK da görevli olduğum yıllarda ARGE ve üretimle tanıştığım, NATO görevlerinde kıyaslama imkanı bulduğum, 2011’ de başuzman ünvanıyla çalıştığım TÜBİTAK bu kadar kolay harcanmamalı. Ne demişler “ Gelişmiş ülkeler insan kazanmaya çalışır, geri kalmış ülkeler insan harcamaya.”  Bizler tecrübemizi işimize yansıtarak güzel işlerde görev aldık. Bizden sonrakiler aynı inanç ve heyecanla ARGE ve üretim yapmalılar. Bu moral bozuldumu bir daha kolay kolay yerine gelmez. Şimdi toparlanma, güven tazeleme ve ülke menfaatleri doğrultusunda çalışma zamanı. Yine yeniden Atatürk’ ün ve silah arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyeti yüceltme ve yükseltme zamanı. Hep birlikte, el-ele..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder