27 Şubat 2022 Pazar

ARAYIŞ

Uzayıp giden barış ve savaşların ortasında insanlığın yeni yaşam düzenine ihtiyacı var. Bu satırları kaleme aldığım sırada Ukrayna'da savaş sürüyor, pek çok masum bebek metro tünellerinde dünyaya gözlerini açıyor. Diğer yandan Rusya'nın 60 km'yi aşan çeçen gibi toplama silahlı adamları sahaya inerken, Batı en modern ve bilgiye dayalı silah güçlerini sahaya sürüyor. Bu konuda akıl ve kalp gözüyle yaşamı tekrar ele alması, çevreyi ve başka insanları incitmeden bereketli bir model ortaya konulması gerekiyor.  Bu yüzden dijital dönüşüme;

"İnsan ve çevre odağında, teknolojinin ortaya çıkardığı "yaratıcı yıkım" sonucunda, yeni bir üretim, yönetim ve yaşam biçimine evrilme diyorum. İnsan ve çevre odağında, dijital ve yeşil değişerek dönüşümle yeni ve bereketli bir yaşama evrileceğimize inanıyorum

Tarih boyunca insanlık felsefe olarak iyiyi, doğruyu, güzeli ve faydalı olanı aramaktadır. Bu arayış içinde ontolojik olarak dertlerini yazıya dökerek kitabelere ve sonrasında kil üzerine aktarmıştır. Ancak yaşamdan sonrası ölüm gibi bilemediklerini hep merak etmiştir. Bu merak duygusu peşinde aklını kullanarak yol almıştır. Epikuros gibi “hazzın” peşinde, Gazali gibi “kalp gözü ve sezgi” peşinde yolları ayrılmıştır. Bu yolculuğun pek çoğunun kesişim noktası olan Anadolu coğrafyası üzerinde yaşıyor olmak tarihin bize armağan ettiği en büyük lütuflardan biri olmuştur. Bu topraklarda Atatürk ve arkadaşları gibi dehaların bizlere armağan ettiği bir sistemde bizler gözlerimizi açtık.  Türkler güçlü ve akıllı olanın ayakta kaldığı bu coğrafyada doğayla çok iyi bağlar kurmuşlardır. Hıdrellez gibi baharın gelişini kutladığımız etkinliklerde bu coşku doruğa ulaşmıştır.

Doğuda ilk örnekleri görülen sayısal rakamlar, Anadolu’da ortaya çıkan para ve diğer sistemler batı toplumunda akıl ve bilime dayanılarak farklı boyutlara evrilmiştir. Sanayi devrimleri ardı ardı takip etmiş makine dilinde yazılımlarla dijital dünya ortaya çıkmıştır. Ancak bu medeniyet vicdan ve merhametten yoksun ve hoşgörüden uzak gelişmiştir. Doğu toplumunun içerdiği hoşgörünün olmayışı diğer toplumları ötekileştirerek sömürülmesine ve hatta hiç acıma duygusu hissetmeden yaşamlarını zora sokma veya yok edilmesine kadar varmıştır. Bu böyle sürdürülebilir mi?

Toplumların akıl ve kalp gözünü eşit olarak kullandıkları yeni bir üretim, yönetim ve yaşam biçimine ihtiyaç var. Batı toplumlarında yeni yeni literatüre girmeye çalışan kapsayıcılık yaklaşımı asırlar öncesinde Anadolu toplumlarında zaten vardı.  Burada yapılması gereken Anadolu kültürüyle Batı medeniyetini bünyesinde birleştiren Türkiye Cumhuriyeti’nin duruşu dünyaya yol gösterici olacaktır. Bazı toplumlarda dijitali ön plana çıkartarak akıllı toplum oluşturmaya başladıkları ve bu konuda iddialı olduklarını ileri sürmektedirler. Ancak halen yapay zekâ kavramını hukuk kuralları çerçevesinde sınırlarını tam çizmekten uzaktırlar. Bu çalışmalar Anadolu medeniyeti felsefesi olmadan tam karşılığını bulamayacaktır.  Yeni medeniyet tüm insanları kapsayan, Batının dediği gibi kimseyi arkada bırakmayan,  insan ve çevre odağında bereketli bir medeniyet olmalıdır. İşte bunun için Anadolu bilim insanlarına daha çok çalışmasına, üretmesine ve bunu ortay koymasına ihtiyaç var.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder