yusuf deniz inan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yusuf deniz inan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Şubat 2021 Cuma

AKILLI TOPLUMDA EĞİTİM

 

Uygun yetişme koşulları bulduğunda erik çekirdeğinden erik ağacı, küçük tayın at olması beklenir. Aynı şekilde insan, potansiyeli ve gizil güçleriyle harika bir varlıktır. Eğitimle bireyler, üstün bilgi ve becerilerle donatarak geleceği şekillendiren, mucizeler ortaya çıkartan muhteşem bir varlık haline dönüşebilir. Bunun için profesyonel anaokulu ve küçük yaşta eğitimin önemi giderek artan bir önem kazanmaktadır. Lise ve üniversitede birey, artık öğrenilen yetenek ve bilgiyle, gerçek üretime ve hayata katıldığı yaşlar olmalıdır.

Pandemiden önce aileler olarak kendi aramızda küçük gruplar kurmuş, çocuklarımıza, okulda yeteri kadar ilgi gösterilmediğini düşündüğümüz İngilizce, müzik, çeşitli spor disiplinlerinde desteklemeye çalışıyorduk. İngilizceyi eğitiminde, başlangıçta ünlü ressamların resimleri veya ödüllü fotoğraflar üzerinden 20 saniye kadar göstererek kapatıyor, çocuklara dikkatini çekenleri Türkçe ifade etmelerini istiyordum. Bu sayede çocukları tanıma ve ifade yeteneklerini görme fırsatı buluyordum. Bir sonraki adımda ünlü müzik gruplarının videolarını İngilizce seslendirmeli, Türkçe alt yazılı izlemelerini sağlıyordum. Müzikle dans etmek serbestti. Büyük oğlumun müzik yolculuğu, bu seanslar ve sonrasında dünyaca ünlü Türk ve dünya ritm ustası Okay TEMİZ ’le hazırlık yaparak İstanbul’da sahne almasıyla devam etti. Sevdiği bir müzik öğretmeniyle müzik yolculuğuna devam ediyor, yılda bir sahne programı hazırlıyorlardı. Bir baba olarak erken yaşta çocuğunu sahnede izlemenin mutluluğu bir başkaydı. Küçük oğlum, gittiği devlet okulundan pek hoşlanmıyor, ancak özel grupla katıldığı felsefe seanslarından çok keyif alıyordu. Tenis oynamaya gidiyordu. Dil edinimi ve diğer kültürleri tanıması maksadıyla yabancı uyruklu bir öğretmenle haftada bir araya geliyor, hep birlikte İngilizce güncel sohbet ediyorduk. Yılda bir valide ve henüz okul öncesi dönemlerinde olan yeğenlerim Asya, Zeynep, Onur’la İznik gölü kenarında, zeytin bahçemizde çadır kampı yapıyor, Keramet sıcak su havuzunda yüzmeyi gösteriyordum. Akşamları ateş başında sohbetleri ve yıldızları izlediğimiz dijital uygulamaları ömür boyu hatırlayacaklarını umuyorum. Maddi imkânlar ölçüsünde, yılda iki kez yakın tarihi kültür ve inanç merkezlerine ziyaretler düzenliyor, bir kez yurtdışı seyahatine çıkıyorduk. İnsan, kelimelere dökerken geçmişi ne kadar özlediğini ve artık ne kadar uzak geldiğini fark ediyor.

 Pandemiyle birlikte normal sürüp giden hayatımız bir anda bıçakla kesilmiş oldu. Dijital medya kanallarından yoğun bilgi bombardımanı altında sokağa çıkma yasakları, bazı ülkelerde küçücük ve hatta balkonsuz evlerde kapanmalar, etrafımızda insan kayıpları ve bunların sonucunda kaygı düzeyinde artışlar oldu. Daha önce farkında olmadan okula gittiğimizde sosyalleşerek, duygusal tarafımızın tatmin edildiği arkadaş ortamlarından mahrum kaldık. Kıyafetimize, görüntümüze dikkatimiz azaldı. Örneğin okula giden küçük oğlum saçlarını taramayı bıraktı. Türkiye eğitim sistemi olarak Eğitim Bilişim Ağı (EBA) büyük avantajımız oldu. Ancak erken yaştaki okul çağında olan öğrenciler (6-12 yaş aralığı), kendi kendine öğrenme becerilerinden yoksun olduklarından çok zorlandılar. Aynı şekilde öğretmenler EBA yerine farklı yurt dışı programlar üzerinden örgütlenerek uzaktan eğitim yapmaya gayret gösterdiler. Ancak ne öğretmenlerimiz, ne de öğrencilerimiz, ne de velilerimiz bu duruma hazırlıklı değildi. Öğretmenlerimizin iş yükü arttı ve gerekli eğitimleri alamadıkları için teknolojik cihazları kullanmakta zorlandılar. Türkiye’de EBA altyapısının çöktüğüne şahit olduk. Pek çok coğrafyada geniş bant İnternet erişim imkânı olmadığından sisteme bağlanamayanlar oldu. Öğretmenlerimiz ve Milli Eğitim yönetimi iyi niyetli olarak çok hızlı bir şekilde içerik üretmeye odaklandılar. Yurt dışı Whatsup ve Zoom gibi programlar üzerinden örgütlenip yayınlar yapılmaya gayret edildi. Ancak zaman yönetimi, teknoloji yönetimi, içerik, öğrencilere bilgi aktarımında pek çok zafiyetlere şahit olduk. Programların yurtdışı menşeli olması bu konuda ne kadar eksik olduğumuzu bize gösterdi. Öğrencilerimizin ise derse dikkatini verme ve öğrenme konusunda hazır bulunuşlukları yetersizdi. Ebeveynlerin eğitsel rolleri arttı. Bu durum, duygusal tatmin ve şefkat bekleyen çocuklar için zaman zaman küçük olan ev ortamında çatışmaların önünü açtı. Anne ve baba zaman zaman iyi ve kötü rollerle dengeyi sağlamaya çalışsalar da herkes için psikolojileri zorlayan bir döneme girilmiş oldu.

4 Ocak 2018 Perşembe

BALKAN HARBI VE GUNUMUZE UZANAN GERÇEKLER -I-

      Mübadele üzerine çalışırken 20. yy’ ın başlarına doğru bir zaman yolculuğuna çıkma fırsatı buldum. Bu zaman yolculuğunda Balkan Savaşları özellikle çok dikkat çekiciydi. Bahsi geçen tarihte koşulları okudukça günümüze yansıyan benzerliklerle karşılaştım. Bazı güncel olaylarla benzeşimleri paylaşmak ve tarihten ders çıkarmak gerektiğine inanıyorum. 

2 Mayıs 2016 Pazartesi

Son Zamanlarda Okuduğum En güzel Kitap : Üçüncü Dalga / Alvin TOFFLER (Kitap incelemesi)

“ Buraya gülmeye mi gelmiştik, ağlamaya mı?
Ölüyor muyuz, yoksa doğuyor mu?”
Terra Noastra, Carlos Fuentes


ÜÇÜNCÜ DALGA

Alvin TOFFLER, ın  “Üçüncü Dalga” adlı kitabı kendi deyimiyle büyük ölçekli bir analiz kitabıdır.

Giriş :
Sosyal hayatlar parçalanıyor, ekonomik krizle savaşlar ardı ardına patlak veriyor. Herkes cankurtaran olarak aileye, dine veya devlete sarılıyor. Devletler ise ya aptalca hareketler yapıyor veya hiç bir şey yapmıyor. Dünyanın çivisinin çıktığını söylerken aslında bu noktada endüstrileşme ölüyor, yeni uygarlıklar doğuyor. Kördüğüm olaylar yığınının altında şaşırtıcı potansiyel taşıyan umut verici akışın varlığı üçüncü dalga yani yeni başlangıçtır. 

            Hiçbir bilgi tam değildir, bütünü kapsayamaz. Bu gerçeği biliyor olmak aydınlanmanın kendisidir, fanatizmin karşıtıdır. Yarının şu anda cenin halinde olan dünyasını, geleneksel ofis binasına sığdıramayız, muhafazakâr tutumları veya olması gereken ruh hallerini de.

16 Nisan 2015 Perşembe

2015 Yılında TÜBİTAK


Sn Yücel ÇİPLİ’ nin “Casus Değil Vatansever”  ve Sn. Hasan PALAZ’ ın “Ömrümü Yedin Bay Böcek” isimli TÜBİTAK ve yaşadığımız son olaylar hakkındaki kitaplarını bir solukta okudum. İçinde canlı olarak şahit olduğum olaylar ve hayatımın son on yılı bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Bu kişiler yaşanılanları kimselere anlatamadıklarından çığlıklarla sağır ve dilsiz bu topluma, adalete ve geleceğe anlatma ihtiyacı duymuşlardı. Kitapların her ikisini de saygıyla okudum. Bu çığlığın toplumun daha büyük kesiminden duyulması konusunda ülkem ve çocuklarımın geleceği için hepimiz ŞİMDİ bir şeyler yapmalıyız. Saat gece yarısını aşmış, ancak bu yazı yarını bekleyemez. Yarın çok geç…

5 Ağustos 2013 Pazartesi

Ev İçi Dekor   ( İyi ki olmuşlar ve Yeniden başlayabilseydim eğer ...)

                Ev yapmak üzere ilk imzayı atmamızın üzerinden bir yıl, temele ilk kazmayı vurmamızın üzerinden 6 ay zaman geçmiş. Sanırım bu yazı evi kullanmaya başlayınca tekrar güncellenebilir. Ancak bazı konuları atlamadan, unutmadan güncel tazeliğiyle kaleme almak gerekir.  Çünkü insan beyni, kötü şeyleri unutmaya programlıdır. Beyin, yeni ve güzel şeylere, eğlenmeye ihtiyaç duyar.

5 Temmuz 2013 Cuma

İnsana Dair

İnsanoğlu, matematiksel formül olarak eksi sonsuzdan artı sonsuz arasında herhangi bir yerde olabilir. Dolayısıyla insana dair hiçbir şey bizi şaşırtmamalıdır.

                                                                                                       Yusuf Deniz İNAN