Söze demokrasi şehitlerimize
Allah’ tan rahmet, gazilerimize acil şifalar ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve
Milletine geçmiş olsun dileyerek başlamak istiyorum.
15
Temmuz gecesi yaşananların dehşet verici boyutu, emniyette alınan ifadeler ve eski
silah arkadaşlarımdan gelen bilgiler ışığında daha net ortaya çıkmaya başladı. İnsanın kanını donduran gözü dönmüş ADANMIŞLAR ve kendi menfaatlerini her
şeyin üstünde tutan ALDANMIŞLARIN
neler yapabileceği gözümüzün önünde cereyan etti. İnsanoğlunun en büyük
icatlarından olan ortak akıl ve demokrasi kavramının farklı yollarla ele geçireceğini
zanneden bu zavallıların adalet karşısında en ağır şekilde hesap vermesi ve devletin
kadrolarından hızlı ve doğru bir şekilde temizlenmesi sağlanmalıdır.
Darbe
kalkışmasından bir hafta önce halen aktif görevde bulunan müsteşarımızla Zürih’
te yaptığımız sohbette FETÖ/PDY ile OPUS DEI arasında benzerlikler
bulunduğundan bahsetmiştim. Her ikisinin eğitim, finans ve medya sektörlerinde faaliyetleri
olduğunu, her ikisinin de merkezinin ABD’ de olduğunu aktarmıştım. Bu bilgiler
ışığında oluşumları inceler ve sınıflandırırsak hareketlerini anlamamız ve
mücadelemiz daha kolay olur. FETÖ/PDY, bazı oluşumlarıyla Opus Dei’ den çok
daha önde gözüküyor.
Dan Brown, 2003 yılında kaleme aldığı The Da Vinci Code kitabında, din afyonuyla
kandırılmış insanların başka akılların elinde nasıl bir ölüm ve suç makinesi
haline geldiğini anlatıyor. Din adamı aile değerleri olmayan yoksul ve muhtaç
çocukları erken yaşta yanına alarak yetiştirir. Bu çocuklar tamamen dini
ritüellerle yetiştirilip kendilerini aşılanan fikre adanmış olarak
hazırlanıyor. Daha sonra başka bir üst akıl, ilgili din adamından, karşılıklı menfaatler doğrultusunda bu
personeli kendi kirli işlerinde kullanıyor. Devamında suç ve ölüm makinesi
haline gelen adanmış (Haşhaşi) insanlarla, iyi insanların mücadelesi
anlatılıyor. Filmi yapılan bu kitabın sonunu hemen söyleyelim, iyiler kazanıyor.
Devlet,
öncelikle Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları tarafından kurulan bu ülkenin
kuruluş kodlarına uygun olarak vatandaşa, özellikle çocuklarına sahip
çıkmalıdır. Sahipsiz çocuklar başka fikirler ve emellerin eline düşürülmeden,
milli duygularla yetiştirilmelidir. Bu eğitimin yurtdışında milli refleks
haline gelerek neler yapabileceğini meslek hayatım boyunca yaşadıklarımdan çok
iyi biliyorum. En büyük kazancımız, temelleri 23 Nisan 1920 atılan meclisimizin
çalışıyor ve devletimizin başında seçilmiş Cumhurbaşkanı ve hükümetimizin olmasıdır.
Ancak bu “Tuhaf Zamanlarda” büyük devlet bilinciyle sağlam adımlar
atılmalı, gevşememeliyiz.
Son
söz, halen bu suç örgütüyle ister “İbadet”, ister “Ticaret”, ister “İhanet”
içinde olanlar, hemen bu hayalin peşini bırakmalıdırlar. Bugüne kadar
verdikleri zararlar delillerle sabittir. Sınav sorularını çalarak, masum
insanlara zulüm ederek, askeri casusluk vb. davalarla bu ülkenin beline kazmayı
vurmuşlardır. Dini bir kenara bırakalım, yapılanlar insanlığa sığmaz. Bize
düşen hep birlikte, cesaretle ve gururla, devletimizin yanında çalışmaya ve üretmeye devam etmek olmalıdır.
Yüreğinize sağlık Aynı duyguları paylaşıyorum.Ülkedeki tüm sübyan okulları,cemaat okulları kapatılmalı .
YanıtlaSil